Gecikme Zammı, KDV Matrah Unsuru Olarak Değerlendirilebilir Mi?!..

Son Güncellenme Tarihi: 23.11.2023
Atilla ŞAHİN

Atilla ŞAHİN

Gümrük Müşaviri

Yazarın Diğer Yazıları

Giriş

Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 03.11.2023 tarih ve 90236029 sayılı “İthalatta KDV Matrahı” başlıklı yazıları konusu, Gelir İdaresi Başkanlığının (GİB) 20.10.2023 tarih ve 87100 sayılı yazılarında, feri alacak niteliğinde olan gecikme zammı, KDV Kanunu’nun 21/c maddesi kapsamında değerlendirilmek suretiyle, Gümrük Kanunu’nun 207’nci maddesi kapsamında gümrük yükümlülüğü doğan işlemler için KDV matrahına dahil edilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Gümrükler Genel Müdürlüğü’nce GİB’in görüşlerine hiçbir yorum yapılmadan bağlı idarelere yazının dağıtımının yapılmış olması, esasında bu görüşe tam olarak katılmadıkları şeklinde yoruma açık bırakıldığı sonucu çıkabilmektedir.

GİB’in yazılarında, KDV Kanunu’nun “İthalatta Matrah” başlıklı 21’inci maddesinde; 4458 sayılı Gümrük Kanunu’na göre belirlenen gümrük kıymetine, ithalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve paylar dahil edilmekte olduğu; gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar oluşan fiyat farkı, kur farkı, vade farkı gibi ödemelerin ithalatta KDV matrah unsuru olduğundan bahisle, zamanında tahsil edilmeyen vergiler üzerinden hesaplanan ilave tutarların da ithalatta KDV matrahına dahil  edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Bu suretle, 4458 sayılı Kanunun 207’nci maddesi kapsamında tahsil edilen gecikme zammının, ithalat işlemi nedeniyle ortaya çıkan bir yükümlülük olarak 3065 sayılı Kanunun 21/c maddesi kapsamında ithalatta KDV matrahına dahil edilmesi gerektiği sonucuna varılmakta olup, konunun ilgi mevzuat açısından yeniden analizi yapılarak değerlendirilmesi önem arz etmektedir.

Gecikme zammı KDV Kanunu’nun 21/b fıkrası kapsamında değerlendirilebilir mi?

Bilindiği üzere gecikme zammı ile ilgili terminoloji 6183 sayılı Kanunun 51’inci maddesinde; “Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı %4 oranında gecikme zammı tatbik olunur.” Şeklinde belirlenmiştir.

Ödeme müddeti, Gümrük Kanunu’nun 198/1’inci maddesinde, yapılan kontrol ve denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen gümrük vergileri ile işlemleri daha sonra yapılmak üzere teslim edilen eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin, yükümlüye tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içinde ödenmesi zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Burada gecikme zammı alacağın on beş gün içinde ödenmemesi, itiraz, uzlaşma, idari yargı gibi Kanun yoluna başvurulmaması halinde kesinleşmesi tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar geçen süre için her ay itibariyle hesaplanır.

Gümrük Kanunu’nun 207’nci maddesi kapsamında öngörülen gecikme zammı ise, “bir şartlı muafiyet düzenlemesine tabi tutulan eşyaya ilişkin gümrük yükümlülüğü doğması halinde, şartlı muafiyete ilişkin beyannamenin tescili tarihinden başlamak üzere, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre tespit edilen gecikme zammı tahsil edilir” hükmüne dayanmaktadır.

Gümrük Kanunu’nu 207’nci maddesinde gecikme zammı kavramı, terminolojik olarak 6183 sayılı Kanun’un 51’inci maddesi hükmü ile uyarlı olmadığı değerlendirilmektedir. Bir şartlı muafiyet rejimi, örneğin kısmi muafiyete tabi geçici ithalat rejimi kapsamında bir gümrük yükümlülüğü doğması halinde, kısmi ödenen vergiler dışında kalan gümrük vergileri teminatının nakit teminat dışında teminata bağlanması halinde, GK m. 181 hükmü gereği rejime giriş beyannamesi tescil tarihinde yükümlülük başlayacağından, GK m. 207’ye göre bu tarih itibariyle ödeme anında gecikme zammı hesaplanacaktır. GİB’in “…zamanında tahsil edilmeyen vergiler üzerinden hesaplanan ilave tutarların da ithalatta KDV matrahına dahil edilmesi…“ yönündeki görüşüne konu gecikme zammı, iki açıdan KDV Kanunu’nun 21/b fıkrası kapsamında değerlendirilemez;

Birincisi, gecikme zammı eşyanın ithalinde alınan bir vergi olmayıp, vergi aslına bağlı olarak uygulanan bir feri alacak olmasıdır.

İkincisi, GK m. 207’ye göre gecikme zammı hesaplanmasının temel dayanağı, şartlı muafiyete tabi rejim için geçici ithal işlemlerinin tamamlanmasından sonra, rejim altındaki eşya için ileride bir gümrük yükümlülüğü doğmasına bağlıdır. Yani beyanname tescil tarihinde veya ithalat sırasında gecikme zammı için bir hesaplama ve tahsilat söz konusu değildir. Gümrük yükümlülüğü doğmayan bir işlem için vergi veya feri alacak doğmayacağından KDV Kanunu’nun 21/b fıkrası hükmünün gecikme zammı uygulanması açısından bir hüküm ifade etmediği değerlendirilmektedir.

Gecikme zammı KDV Kanunu’nun 21/c fıkrası kapsamında değerlendirilebilir mi?

GİB’nın yazılarında belirtilen gecikme zammının KDV Kanunu’nun “İthalatta matrah” başlıklı 21/c maddesi kapsamında değerlendirilip, Gümrük Kanunu’nun 207’nci maddesi kapsamında gümrük yükümlülüğü doğan işlem olarak KDV matrahına dahil edilmesi görüşü KDV Kanunu’nun 21/c fıkrası hükmü ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51’inci maddesi hükmü ile uyarlı olmadığı değerlendirilmektedir.

KDV Kanunu’nun 21/c. Maddesinde: “Gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler”’ in ithalatta KDV matrahına dahil edileceği hükme bağlanmıştır. Bu tanımdan hareketle gecikme zammı;

-        Gümrük beyannamesinin tescil tarihi öncesi oluşan bir alacak olmaması ve tescil tarihinde hesaplanma imkanının bulunmaması,

-        KDV Kanunu’nun 1 ila 5’inci madde hükümleri gereği verginin konusunu oluşturan ve bu manada vergilendirilmemiş bir unsur olmaması

Nedenleriyle KDV’nin konusunu oluşturmayacağından, KDV matrahına dahil edilmesi bir hukuki imkânsızlık nedenini oluşturur (Çoban, K. 2023) *.

Gümrük Kanunu’nun 207’nci maddesinde yer alan “gecikme zammı” ifadesi 6183 sayılı Kanunun terminolojisi ile uyumlu olup olmadığı

Gümrük Kanunu’nun 207’nci maddesinde zikredilen gümrük rejimlerinde şartlı bir muafiyet öngörüldüğünden, muafiyet uygulanmasında ileride bir gümrük yükümlülüğü doğması halinde, kamu alacağını temin ve garanti edilmesi açısından GK m. 202 hükmü gereği teminat verilmesi öngörülmüştür.

Şartlı muafiyete tabi gümrük rejimlerine konu eşya için rejimin ibrasından önce bir gümrük yükümlülüğü doğması halinde, Kanunun 115’inci maddesi kapsamında ikincil işleme tabi ürünler ile 134’üncü maddesi kapsamında tam muafiyete tabi geçici ithal eşyasının serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulması hariç, diğer şartlı muafiyete konu eşyalar için 207’nci madde kapsamında nakit teminat verilen durumlar dışında rejime giriş beyannamesi tescil tarihi itibariyle tahsilatın yapılacağı tarihe kadar gecikme zammı öngörülmüştür.

Kanunun 207’nci maddesinde zikredilen “gecikme zammı” ifadesi esas itibariyle 6183 sayılı Kanun’un 51’inci maddesinde tanımlanan “gecikme zammı” kavramı ile örtüşen bir yanı bulunmamaktadır. Gümrük Kanunu’nda gecikme zammına ilişkin kavramsal bir hüküm bulunmadığından ve ilgili maddelerinde gümrük vergileri alacaklarının takip ve tahsilinde 6183 sayılı Kanuna atıfta bulunulması nedeniyle “gecikme zammı” kavramının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Gümrük Kanunu’nun 207’nci maddesinde zikredilen “gecikme zammı” kavramı esas itibariyle 6183 sayılı Kanunun terminolojisi bakımından “gecikme faizi” manasında kullanıldığı değerlendirilmektedir.  Nitekim GK m. 207 hükmüne göre “gecikme zammı” hesabı nakit dışında teminata bağlanan bir işlem sonucu, teminat konusu işlemle ilgili bir vergi yükümlülüğü doğumuna bağlı olarak teminatın verildiği tarih itibariyle bir gecikme faizi hesaplanmakta, ancak faiz tutarının hesabında gecikme zammı oranları ve hesaplama tekniği öngörülmektedir.

Bu açıdan tam muafiyete tabi geçici ithalat rejimi ile dahilde işleme rejimi kapsamında ithal edilen eşyanın işlenmesi sonucu ortaya çıkan ikincil işlem görmüş ürünlerin serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulması nedeniyle doğan gümrük yükümlülüğü hariç, diğer şartlı muafiyet rejimleri için bir gümrük yükümlülüğü doğan işlem için, rejime giriş beyannamesinin tescil tarihindeki vergi oranı ve vergilendirme unsurları dikkate alınmak suretiyle teminat tutarına esas olmak üzere oluşturulan tahakkuk; tebliğ, ödeme müddeti, itiraz gibi süreçlere bağlı olmaksızın yapıldığından Kanunun tahakkuk ile ilgili genel hükümlerine bir istisna düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Diğer yandan “gecikme zammı” kesinleşen bir kamu alacağının ödeme müddeti içinde ödenmemesi halinde vade tarihi itibariyle 6183 sayılı Kanunun 51’inci maddesi hükümleri çerçevesinde hesaplanmaktadır. Oysa GK m. 207 hükümlerine göre bir şartlı muafiyet rejimi kapsamında bir gümrük yükümlüğü doğması halinde, nakit dışında teminata bağlanan tutar için ilgili idare tarafından 6183 sayılı Kanunun 55’inci maddesi hükümlerine göre vergi alacağı ve hesaplanan ferileri için bir ödeme emri düzenlenir ve 15 günlük süre içinde ödenmemesi halinde aynı Kanunun 56’ncı maddesi hükümlerine göre teminat paraya çevrilir. Bu işlemde yükümlülüğün başladığı tarih olan beyannamenin tescil tarihinde hesaplanan bir feri alacak (gecikme zammı) olması mümkün olamayacağından, yükümlülüğün doğduğu ileriki tarihlerde hesaplanan feri alacak için KDV Kanunu’nun 21/c fıkrası kapsamında bir yükümlük doğması söz konusu olmayacaktır.

Sonuç ve Değerlendirme

GİB’in görüşleri, Gümrük Kanunu’nun sistematiği ve terminolojisi ile uyuşmadığı gibi KDV Kanunu’nun verginin konusu başlıklı maddeleri ve “İthalatta Matrah” başlıklı 21’inci maddesi ile 6183 sayılı Kanun hükümleriyle de uyuşmamaktadır. Ayrıca asıl amme alacağına bağlı olarak hesaplanan feri alacağın vergi unsuru gibi zikredilmek suretiyle Anayasamızın kanunilik ilkesi bozulmak suretiyle vergi ve ceza uygulamasının önü açılmaya çalışılmaktadır. Gelir İdaresi bu görüşüyle Anadolu’da yaygın olarak kullanılan “bir koyundan iki post çıkarmak!..” deyimini anımsatan bir uygulamanın önünü açılmaktadır.

Bu açıdan söz konusu görüşün GİB ve Gümrükler Genel Müdürlüğünce yeniden değerlendirilerek yasal olmayan bir uygulamanın kaldırılması ile Gümrük Kanunu’nun 207’nci maddesinde zikredilen “gecikme zammı” kavramının 6183 sayılı Kanunun sistematiği ve terminolojisine uygun olarak düzeltilmesi için gerekli çalışmanın yapılmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir. 23.11.2023

Atilla ŞAHİN

Ankara Gümrük Müşavirleri Derneği

Yönetim Kurulu Başkanı

KAYNAKÇA:

4458 sayılı Gümrük Kanunu

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun

(*) Kerim ÇOBAN, “Gecikme Zammı ve KDV Çelişkisi”. AGMD Web Sitesi (Makale)

Etiketler
Yorumlar
İlk Yorumu Siz Yapın
Yorumunuz
Diğer Köşe Yazıları